Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

bozuk çalmak

  • 1 bozuk çalmak

    быть в дурно́м настрое́нии

    Türkçe-rusça sözlük > bozuk çalmak

  • 2 bozuk çalmak

    to be angry, to be displeased

    İngilizce Sözlük Türkçe > bozuk çalmak

  • 3 bozuk

    озвонч. -ğu
    1) испо́рченный тж. перен. ; него́дный

    bozuk makine — неиспра́вная маши́на

    2) плохо́й, дурно́й
    3) разме́нный, ме́лкий ( о деньгах)

    bozuk para — ме́лкие де́ньги, ме́лочь

    ••
    - bozuk para gibi harcamak

    Türkçe-rusça sözlük > bozuk

  • 4 bozuk

    bozuk <- ğu> kaputt; verdorben; defekt, nicht intakt; Mensch sittenlos, verderbt; Tag, Zensur, Zeugnis schlecht;
    -e bozuk atmak (oder çalmak) fam schimpfen mit;
    bozuk para Kleingeld n;
    sinir(ler)im bozuk ich bin mit meinen Nerven am Ende;
    gayet bozuk bir Fransızca ile in einem sehr gebrochenen Französisch

    Türkçe-Almanca sözlük > bozuk

  • 5 be out of sorts

    bozuk çalmak

    English to Turkish dictionary > be out of sorts

  • 6 blasen

    blasen v/t und v/i <bläst, blies, geblasen, h> üflemek; üfürmek; Glas üflemek; Instrument çalmak;
    fig Trübsal blasen -in keyfi/morali bozuk olmak;
    fig jemandem den Marsch blasen b-ne haddini bildirmek

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > blasen

  • 7 dil

    dil1 ANAT Zunge f; Sprache f; Ausdrucksweise f; GEOGR Landzunge f; MUS Zunge f; TECH Zünglein n (der Waage); Riegel m (des Schlosses);
    dil akrabalığı Sprachverwandtschaft f;
    dil çıkarmak die Zunge herausstrecken; sich lustig machen;
    dil(ler) dökmek schöne Worte machen;
    dil kavgası Schimpferei f;
    dil koymak sich ins Gespräch mischen;
    dil kursu Fremdsprachenschule f;
    dil laboratuarı Sprachlabor n;
    dil pelesengi Verlegenheitswörter n/pl (ee, şey, also, hm usw);
    -e dil uzatmak lästern über A; verleumden A;
    dile, dillere düşmek (oder gelmek) in Verruf kommen;
    dile gelmek im Märchen zu sprechen beginnen;
    -i dile getirmek zur Sprache bringen; schildern; auf A zu sprechen kommen;
    dile kolay leicht gesagt;
    -i dile vermek ausplaudern (A);
    -in dili açıldı er wurde gesprächig;
    -in dili bozuk schlecht sprechend;
    -in dili çalmak mit Akzent sprechen;
    -in dili damağına yapışmak einen trockenen Mund haben;
    -in dili dolaşıyor er lallt;
    dili tutuk Stotterer m;
    dili tutuldu es verschlug ihr die Sprache;
    dili uzun Lästerer m;
    dili yatkın sprachbegabt;
    dilinde tüy bitti er hat sich den Mund fusselig geredet;
    diline dolamak ewig dasselbe sagen;
    dilini kesmek den Mund halten; jemandem den Mund stopfen;
    dilini tutamamak seinen Mund nicht halten können;
    dilini yutmak fig sprachlos sein;
    dillerde dolaşmak (oder gezmek) in aller Munde sein
    dil2 osm gönül

    Türkçe-Almanca sözlük > dil

  • 8 ağız

    ",-ğzı 1. mouth. 2. rim, brim (of a cup or an opening). 3. muzzle (of a gun). 4. intersection, corner (of roads). 5. cutting edge, blade (of a knife). 6. dialect; regional accent. 7. persuasive talk, forceful way of speaking. 8. mus. regional form. 9. time: iki ağız twice. üç ağız three times. 10. brink. -dan 1. orally, verbally. 2. by mouth. -ından 1. as heard directly from. 2. in the name of. -ıyla (to tell) personally. -ını açacağına gözünü aç. Don´t stand gaping, open your eyes. -ını açıp gözünü yummak to swear a blue streak, rant and rave. -ı açık 1. open, uncovered (receptacle). 2. idiotic, moronic. -ı açık ayran delisi halfwit, simpleton. -ı (bir karış) açık kalmak to gape with astonishment. -ını açmak 1. to open one´s mouth. 2. to speak up. 3. to give vent to one´s feelings. 4. to gape with astonishment. -/-ını açmamak not to open one´s mouth; to be silent, hold one´s tongue. - açtırmamak /a/ to give (someone) no opportunity to talk. - ağıza to the brim. - ağıza dolu brimful, brimming. - ağıza vermek to whisper privately to each other. -dan ağıza by word of mouth, by rumor. -dan ağıza yayılmak (for a rumor) to be spread by word of mouth. -a alınmaz/alınmayacak obscene, very vulgar, unmentionable. - alışkanlığı the habit of using a certain expression. -ına almamak /ı/ not to mention, not to let pass one´s lips. -/-ını aramak /ın/ to sound out (a person). - armonikası harmonica, mouth organ. -ına atmak /ı/ to put (something) in one´s mouth. -ı aya, gözü çaya bakmak to be absentminded, be inclined not to pay attention to one´s work. -ına bakakalmak /ın/ to be spellbound by (one´s) words. -ından baklayı çıkarmak to put aside considerations and speak out, let the cat out of the bag. -ında bakla ıslanmamak not to be able to keep a secret. -ına bakmak /ın/ 1. to wait for (someone´s) words. 2. to obey blindly. -ına/-ının içine baktırmak to have great charm in talking. -ından bal akmak to talk sweetly. -ını bıçak açmamak to be too distressed to talk, have one´s mouth sealed with grief. -ı bir in agreement on what to say. -ına bir kemik atmak /ın/ to throw (someone) a bone, give (someone) money to keep him quiet. -ına bir parmak bal çalmak /ın/ to try to put (someone) off by promises or petty gains. -ına bir şey/çöp koymamak not to eat a thing. -ına bir zeytin verip altına/ardına bir tulum tutmak to do a small favor and expect a big return. -ını bozmak to swear, use bad language. -ı bozuk foulmouthed, scurrilous. - bozukluğu abusiveness. - burun birbirine karışmak 1. (for one´s anger, sadness, or fatigue) to show in one´s face. 2. (for one´s face) to be battered and bruised. -ına burnuna bulaştırmak /ı/ to mess up (a job). -ını burnunu dağıtmak /ın/ to pound (one´s) face, beat (someone) up. -ı burnu yerinde good-looking, attractive, handsome. -ı büyük boastful. -ında büyümek (for food) to be hard to swallow. -ından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. -ından çıkmak to slip out without being intended. -ından çıt çıkmamak not to divulge a word, (for someone´s mouth) to be sealed. -ı çiriş çanağına dönmek to have one´s mouth get dry and bitter. -da dağılmak (for pastry) to be delicious, be delectable. -ını dağıtmak /ın/ colloq. to hit (someone) in the mouth, sock (someone) in the kisser. - dalaşı/dalaşması quarrel, row. -ına değin up to the brim. - değişikliği variety in food. -ı değişmek to change one´s tune. - değiştirmek to change one´s tune. -ı dili bağlanmak not to open one´s mouth, be silent. - dil vermemek to be too sick to talk. -ı dili yok. He submits meekly./He doesn´t protest. -ından dirhemle laf/söz/lakırdı çıkmak to be someone of few words, be tight-lipped: Şadan´ın ağzından dirhemle laf çıkar. Şadan is a man of few words. -dan dolma muzzle-loading. - dolusu küfür unrestrained swearing. -ından dökülmek 1. to be said unconvincingly or halfheartedly. 2. to be evident from one´s wor

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ağız

  • 9 süt

    ",-tü 1. milk. 2. latex; milky juice (of some plants). 3. slang gasoline, juice. -ten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. proverb Once bitten twice shy. - asidi lactic acid. - ayırıcı cream separator, separator, creamer. -ü bozuk (someone) who comes of bad stock, no-good, untrustworthy. - çalmak /ı/ for spoiled or infected milk to make (a nursing baby) ill. -ü çekilmek /ın/ (for a woman or a female animal) to stop producing milk, stop lactating. - çocuğu 1. nursing infant, unweaned baby. 2. naïve, inexperienced person, babe in the woods. - damarları colloq. lactiferous ducts. - danası veal, vealer, unweaned calf. - dökmüş kedi gibi 1. (someone) who looks shamefaced, who´s wearing a hangdog look, who has a guilty look on his face. 2. shamefacedly, wearing a hangdog look, guiltily. - gibi spotlessly white and clean. -üne havale etmek /ı, ın/ to leave (a matter) to (someone) (in the hope that he will have the decency to do it properly). -üne kalmak /ın/ (for a matter) to be left to (someone) (in the hope that he will have the decency to do it properly). - kebabı a shish kebab made by roasting chunks of meat that have been parboiled in milk. - kesilmek (for milk) to sour, go bad, go bad, go off. - kesimi weaning. -ten kesmek /ı/ to wean. - kuzusu 1. suckling lamb, unweaned lamb. 2. baby; very young child, toddler, tot. 3. pampered, spoiled person. - şekeri lactose, milk sugar. -ü temiz (someone) who comes of good stock, decent, trustworthy. - tozu powdered milk, dried milk. - vermek /a/ to suckle, nurse, breast-feed. "

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > süt

См. также в других словарях:

  • bozuk çalmak — argo canı sıkılmış, yüzü asılmış olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bozuk — 1. sf., ğu 1) Bozulmuş olan Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu. T. Buğra 2) Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ) Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim. R. N. Güntekin 3) is. Madenî para, bozuk para Hiç olmazsa birkaç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • süt çalmak — (çocuğu) bozuk süt, çocuğu hasta etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • maya — 1. is. Uzun havalardan bir tür halk türküsü 2. is., kim., Far. māye 1) Bazı besinlerin yapımında mayalanmayı sağlamak için kullanılan madde, ferment Ekmek mayası. Yoğurt mayası. Kımız mayası. 2) kim. İçerdikleri enzimlerin katalizör niteliği… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • süt — is. 1) Kadınların ve memeli dişi hayvanların yavrularını beslemek için memelerinden gelen, besin değeri yüksek beyaz sıvı 2) bit. b. Bazı bitkilerin türlü organlarında bulunan beyaz renkte öz su 3) Erkek balığın tohumu 4) Süte benzeyen her türlü… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»